“Regl olurken işe gitmek” denince akla gelen ilk şey nedir? İşyerinde çekilen regl sancısını tahammül edilir sınırlara indirme arayışı mıdır? Hangi ağrı kesici yarım saat sonraki toplantıdan önce beyaz yakalı birini regl ağrısından kurtarır? Reglin ilk gününde, biraz sonra derse girecek olan bir öğretmeni, hangi kas gevşetici sağlıklı ders anlatacak düzeye getirir? Bir tekstil işçisi, bir turizm emekçisi, regl sancısıyla kıvranırken hangi bitki çayını içerek belini doğrultabilir? Ülkemizde regl olan bireylerin çalışma hayatında da ne kadar yalnız olduğunun bir göstergesi regl izninin uygulamaya konamamış olmasıdır. Regl olan kişiler, niçin regl sürecinde yaşadıkları fizyolojik zorlanmaya rağmen hiçbir şey yokmuş gibi davranmak zorundadır? Regl olmak gizlenmesi gereken bir durum mudur? Regl olan bireylerin hasta veya kirli olduğu algısı, bireylerin kendi bedenlerine ve toplumsal cinsiyet rollerine bakışları açısından ne ifade eder?
Menstrüel Damgalama ve Regl İzni
Geçmiş makalelerimizde değindiğimiz gibi reglin her bir evresi bedensel birtakım değişikliklerle birlikte yaşanır. Fakat bu değişikliklerle ilgili konular çarpıtılarak bireyler regl oldukları için sağlıklı karar verememekle suçlanırsa; her duygusal dalgalanmada kişinin ruh hali regl olmakla ilişkilendirilip bunun üzerinden kişilere psikolojik baskı uygulanırsa; regl olma hali kullanılan dilde hastalık veya kirlilikle tanımlanırsa ortaya menstrüel damgalama denen şey çıkar. Menstrüel damgalama, kişilerin kendi bedenleriyle barışık ve huzurlu yaşamalarını engelleyerek bireylerin regli bir utanç kaynağı olarak görmelerine ve regl olduklarını gizleme eğilimi göstermelerine yol açar. Bu, doğallığa aykırı bir durumdur ve sadece regl olan bireyleri değil, tüm toplumu ilgilendiren bir meseledir.
Ülkemizde hala regl izni uygulamasını mümkün kılan kapsayıcı bir yasa bulunmaması hâlihazırda tartışılan bir sorunken; mevcut toplumsal yapıda menstrüel damgalamanın güçlü varlığı, regl olan bireyleri çepeçevre sararak güçsüzleştiriyor, yalnızlaştırıyor.
Regl izni, menstrüasyon süreçlerinde hafif, orta veya şiddetli rahatsızlık yaşayanlar ve dismenore, endometriozis, yumurtalık kistleri ve adet döngüsü ile ilgili duygudurum bozuklukları gibi hastalıkları yaşayanlar başta olmak üzere adet gören bireylerin sağlığına fayda sağlayabilecek bir kurtarıcıdır. Zira bazı bireyler için adet belirtileri günlük yaşamlarını kesintiye uğratarak normal aktivitelere katılmalarını zorlaştırabilir. Bu durumlarda bireyin hâlihazırda yaşadığı zorlanma, iş yaşamında verimliliği ciddi anlamda düşürebilmektedir. Regl izni uygulamasını son derece gerekli kılan bu durumun, uygulama süreçlerinde menstrüel damgalamaya maruz kalan bireyleri nasıl etkilediği ise konunun bir diğer boyutudur.
Regl izni hakkında sosyolojik araştırma yapan bilim insanları, öncelikli olarak menstrüel damgalama karşısında regl olan bireylerin regl izni talep etmekten çekinmeleri sorununa mercek tutuyor. Regl olduğunu gizleme ihtiyacı duyan bireylerin izinden yararlanma haklarını kullanabilmeleri için menstrüel damgalamanın etkilerinden korunmaları gerekiyor. Menstrüel damgalamaya maruz kalan bireylerin yaşadıkları psikolojik baskı sebebiyle zaten zorlu geçen regl dönemlerinin temelli bir işkenceye dönmesini engellemek, çözülmesi gereken çok temel bir sorun.
Dünyada Regl İzni ve Türkiye
Regl izninin uygulanma süreçlerinde gündeme gelen tartışmalar bir yana, uygulamayı gerçekleştiren ülkelerin varlığı bunun imkânsız olmadığı konusunda oldukça ümit vericidir.
Bugüne kadar Japonya, Tayvan, Çin, Güney Kore, Endonezya, Zambiya, Meksika, İtalya, İspanya, Şili gibi ülkelerde çeşitli adet izni politikaları uygulanmış ve uygulanmaktadır.
Ülkemizde 2004 yılında yürürlüğe giren Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği’nde regl izni ile ilgili bir düzenleme bulunuyordu. Ancak bu düzenleme, uygulamada karşılık bulamadı.2010 yılında, tekstil ve konfeksiyon sektöründe bazı işler ağır ve tehlikeli işler kapsamına alınınca, regl izni uygulamayan işyerlerine ceza kesilmesi gündeme geldi. Tekstil patronları, kadın işçileri işten çıkartmakla tehdit etti. 7 Mart 2010 tarihinde yapılan değişiklikle kadınların en yoğun çalıştığı konfeksiyon ve triko, dokuma, giyecek imali işyerleri ile otel ve tatil köylerinin mutfakları gibi 42 sektör ağır ve tehlikeli işler kapsamından çıkarıldı. 8 Şubat 2013 tarihinde çıkarılan bir yönetmelikle Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği tamamen yürürlükten kaldırıldı. Regl izninin hukuki dayanağı da bu şekilde kaybolmuş oldu.
Regl izni konusu yasal düzenlemelerden kaldırılmış olsa da, işyeri düzeyinde düzenleme yapmanın mümkün olduğu bir gerçektir. Bu da ancak toplu sözleşmelerle, dolayısıyla sendikalaşmakla mümkündür. Tüm olumsuzluklara karşın ülkemizde regl izni uygulamasını başarmış kurum ve kuruluşlar bulunmaktadır. İzmir Barosu, her ay çalışan tarafından belirlenen bir günü regl izni olarak verme kararıyla bu konuda ilk adımı atmış, ardından Tunceli Belediye Başkanlığı, ayda bir günlük regl izni uygulamasını hayata geçirmiştir. Ayrıca özel sektörde de uygulama örnekleri ortaya çıkmaya başlamıştır: bazı uluslararası şirketler çalışanlarına regl izni kullanma hakkı sunmaktadır.
Son olarak biz, irie ekibi olarak regl olan çalışanlarımıza her ay en az bir gün izin veriyor, mevcut durumlarına göre esneklik sağlıyor ve her koşulda eşit bir ortam yaratmaya yönelik çalışmalarımıza soluksuz devam ediyoruz.